cappadocia tours ve insan ile din bilgisi
sizlee en güzel biglileri yazan cappadocia tours diyorki 11-(Siyah bir câriye kız, Hûrünnürreşîdin serâyında, şî’ayı öv-jjlEhi-i sünneti kötüledi. Ehl-i sünnet âlimleri ve kâdı Ebû Yûsuf jfada idi. Hiçbiri cevâb veremedi) diyorlar. Kızın adı Hüsniyye jmiş, Şimdi bu kitâb (Hüsniyye) adı ile, Anadolunun her yerinde jîttoakdadır. Hâlbuki, bu hikâye bid’at ehli âlimlerini küçült-mekdedir. Çünki, asılardan beri, hiç bir bid’at sâhibi, bu câriye ka-ilarolamadı. Hiçbir meclisde, Ehl-i sünnet âlimlerini “rahmetulla-tıiteâlâ aleyhim ecma’în”, onun gibi susduramadılar. Hep yenildiler. Keşki o câriyenin yolunu öğrenselerdi, mahcûb olmakdan kurtulurlardı. Hüsniyye Idtâbındaki hikâyeleri (Mıurtezâ) admdaki bir hunıfîmn yazdığı anlaşılmakdadır. Murtezânın bir yehûdî dönmesi olduğu(EsmâülmüeUifîn) kitâbmda yazıhdır.şehîd olunca, İbni Sebe’ yehûdîsinin adamla-n,ya’nîhurûfüer, hazret-i Kasenin yanındaki müslimânlarm arasına sızdılar. Kırkbin kişi, onu halîfe yapıp, hazret-i Mu’âvıye ile harb etmeğe teşvik etdiler. Hazret-i Alîye yapdıklannı hazret-i Hasene de yapmak, Onu da şehîd etmek istiyorlardı. Ona karşı saygısızlık yapıyorlardı. Hattâ Muhtâr Sekafî, bir kerre. cappadocia tours Onun sec-câdesini mubârek ayaklarından çekdi. Başka bir mel’ûn, mubârek ayağma kazma üe vurdu. İki asker karşılaşınca, hazret-i Mu’âviye-nin kazanacağmı anhyarak, heızret-i Hasenin yanmdan aynlddar.
Bu hıyânetlerini, kendi adamları olan Murtezâ admdaki zmdık (Tenzihül-enbiyâ) kitâbmda sıkılmadan yazmakdadır. Hattâ (Ki-tâbül-füsûl) kitâblarmda, hazret-i Hasenin yanında bulunan İbni Sebe’ adamlarının hazret-i Mu’âviyeye mektûb yazdıklarmı, (Hücum eti Haseıü sana bırakacağız) dediklerini bildirmekdedir. H^-ret-i Hasen, bu hâinleri anhyarak sulh istedi. Hazret-i Mu âviye “radıyaUahü teâlâ anh” de. Onun
camın oğlu! Kûfedekilerin sana zarar vermesinden kork^^ Onlar kötü kimselerdir. Oraya gitme! Eğer gideceksen, Y^,
git!) dedi. Hazret-i Hüseyn, cevâbında, (Haklısın. Fekatniyyet ledim, karârlıyım) dedi. Abdüllah, (Bâri çoluk çocuklarını gö me! Korkarım ki, hazret-i Osmân gibi, çocuklarının gözleri ön de şehîd olursun) dedi ise de, hazret-i Hüseyn yine dinlemedi), sas-ı Enbiyânın bu yazıları gösteriyor ki, hazret-i Hüseyni K şehrine da’vet edenlerin kötü niyyetli hurûfî olduklannı ve C tuzağa düşürmek istediklerini, Mekkedeki Eshâb-ı kirâm anlan lardı.
14 — Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki, hazret-i Alî şehîd dukdan sonra, hilâfet hazret-i Kasenin hakkı idi. Kendi isteği bu hakkım hazret-i Mu’âviyeye bırakdı. Çünki, o vakt, halîfeliğ lâyık idi. Halifeliği yalnız kaldığı, korkduğu için bırakmadı. Mü mân kanı dökülmesin diye, mü’minlere merhamet etdiği için rakdı. Kâfirlerle, mürtedlerle, fitneyi önlemek için sulh yapmab iz değildir. Onlarla harb etmeyip, onlann gâhb gelmeleri en büy fitnedir. Bâgîlerle sulh ise, câizdir. O zemâna kadar, hazıe Mu’âviye bâgî, âsî idi. O yıl, hak üzere halîfe oldu. Bâş ola la’net edilmez, istiğfâr edilir. Hayr düâ edilir. Muhammed sûres deki âyet-i kerîmede meâlen, (Mü’minlerin günâhlan için istiği et!) buyuruldu. îstiğfân emr, la’neti yasak etmek olur. Bu âye kerîme, büyük günâh işliyenlere istiğfâr olunmasını emr buyı makdadır. Sıfata la’net câiz olsa bile, sıfat sâhibine la’net caiz' maz. Haşr sûresinin onuncu âyetinin meâl-i şerîfi, (Önce gel mii’minlere düşmanlık etmemeği, onlara hayr düâ etmeği) emn mekdedir. Hazret-i Alînin Şâmlılara la’net olunmasını yasak eti ğini, şî’î kitâblan da yazmakdadır. Bu da. Onların müslimânoldu larını göstermekdedir. Hazret-i Alî için olan hadîs-i şerîfde, (S ninle harb, bana karşı barbdir) buyuruldu ise de, bu hadîs-i şet bu büyüklere karşı muhârebenin dehşetini bildirmek içindir, l hadîs-i şerîf, kırkbirinci maddede uzun uzun açıklanmışdır. Ha ret-i Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anh’’ ve sonra gelenler, hakîka
adındaki câriyesinden olan gayr-ı meşrû’ oğlu idi. Bl»yü-^înecâbeü belâgati, zekâsı, dillere destân olmuşdu. Arabistâ-^ adîlerinden olan Amr ibni Âs, (Bu çocuk Kureyşli olsaydı, bir adam olurdu) dedi. Hazret-i Alî de, orada idi. Ebû Süi-î (Bubenim oğlumdur) dedi. Hazret-i Alî halîfe olunca, Ziyâdı fvâlîsiyapdı. Çok iyi idare etdi. Memleketler feth eyledi. Haz-jj(-iMu’âviye kardeşinin bu başarılarını görünce, yanına çağırdı. fckâtO, hazret-i Alî şehîd oluncaya kadar, vazifesinden ayrılmadı, Hazret-i Mu’âviy e meşrû’ halîfe olunca, kırkdört senesinde, Zi-vadın,Ebû Süfyâmn oğlu olduğunu i’lân etdi. Basra vâlîsi yapdı. Böylece. hazret-i Osman ile hazret-i Alîye, babasız birini vâlî yap-iıklaniçin dil uzatılmasını önlemiş oldu. Ziyâd, kâdî Şüreyhm oğlu Sa'îdden hazret-i Alînin intikâmmı almak istedi. Evini, mallan-lualdı. Sa’îd Medîneye gelip, bunu hazret-i Hüseyne şikâyet etdi. Hazret-i Hüseyn “radıyallahü anh”, Ziyâda mektûb yazıp, Sa’îdin mallannı geri vermesini bildirdi. Ziyâd cevâbında, (Ey Fâtımanın oğlu! İsmini, benim ismimden önce yazmışsın. Hâlbuki sen dilek âhibisin. Ben ise sultânım) gibi şeyler yazdı. Hazret-i Hüseyn, bu mektubu Şama halîfeye gönderdi ve vâlîyi şikâyet eyledi. Hazret-i Mu âvıye, mektûblan okuyunca, çok üzüldü. Ziyâda sert bir emr yolladı; (Ey Ziyâdi Bil ki sen, hem Ebû Süfyâmn, hem de Sümey-yenin oğlusun! Ebû Süfyâmn oğlu yumuşak ve tedbirli olur. Sü-meyyenin oğlu da, onun gibi olur. Mektûbunda Hüseynin babasına dil uzatmışsın. Yemin ederim ki. Ona yazdıklannm hepsi sende vardır. O, bunların hepsinden temizdir. Şenin isminin. Hüseynin isminin altında bulunması, senin için bir kusûr değil, bir şerefdir. Enirimi alır aknaz Sa’îdin mallarım hemen geri ver! Ona, eskisinden dahâ iyi bir ev yap! Bu emrimi Hüseyne de bildiriyorum ve özr diliyorum ve Sa’ıde bildirmesini ricâ ediyorum. İsterse Medînede lalsın. İsterse, Küfeye gitsin. Onlara elin ile, dilin ile, aslâ sataşma! Hüseyne “radıyallahü teâlâ anh” anasının adı ile yazmışsın. Sana yazıklar olsun! Unutma ki. Onun babası, Alî ibni Ebû Tâlibdir. Anası da Resûlullahın kızı Fâtımadır “radıyallahü teâlâ anhâ”. Ondaki bu şeref, başka kimsede bulunabilir mi? Niçin düşünmüyorsun?) dedi.
Ziyâdm ve oğlu Ubeydüllahm müslimânlara olan zararlarını herkes bilir. Fekat, bunu vâlî yapdığı için, hazret-i Mu’âviyeye dil uzatmak hiç doğru değildir. Onu, hazret-i Osmân da ve hazret-i Alî de “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” vâlî yapmışlardı. Otu-zaltıncı maddeyi okuyunuz!
1't: Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem (Alı-
hana eziyyet etmiş olur) buyurdu. Ba’zıları bu ha-
^S-i^şerîfi ileri sürerek, (Resûlullahı incitmek küfrd- 1 hazret-i Alî ile “radıyallahü teâlâ anh” harb edenİPril‘?H J dir) diyorlar.
şvâb: Küfe ve Mısrda çoğalan münâfıklar, Medînev düler ve hazret-i Osmânı şehîd etdiler. Hazret-i Alî, halK ca, katilleri arayıp kısâs yapmak için gecikdirmeği uygun?'"''' Eşkıya ise, bundan yüz buldu. Taşkınlığa devâm etdiler.
Osmânı söğüp, kendilerini haklı gösteren sözleri her tarafa?' mağa başladılar. Eshâb-ı kirâmm büyüklerinden Talha, ZübeJ Nu’mân bin Beşîr, Ka’b bin Acre ve başkalan bu hâle çok (4. düler. (İşin cappadocia tours sonunun böyle olacağını bilseydik, hazret-i Osmâm^ eşkıyaya karşı korurduk) dediler. Kâtiller, bunu haber alınca,bu Sahâbîleri de şehîd etmeğe karar verdiler. Bunlar da Mekke-i mükerremeye gitdiler. Hac etmek için Mekkeye gelmiş olan hazret-i Âişeye anlatıp Ona sığındılar. (Halîfe, fitneyi basdınn caya kadar, eşkıyaya yüz veriyor. Onlar da şımararak düşman hklarım, işkencelerini artdırıyorlar. Kısâs yapılmadıkça ve zâ limlerin cezâsı verilmedikçe, kan dökmenin önüne geçilemiye cekdir) dediler. Hazret-i Âişe de, (Bu şakiler Medînede kaldıkça ve Emîrülmü’minînin etrâfmı sardıkça, sizin Medîneye gitmeniz doğru olmaz. Şimdilik emîn bir yere gidiniz. İşin sonunu bekleyiniz. Hazret-i Alîyi bu eşkıyânm elinden kurtarmak için uzak dan yardım ediniz. İlk fırsatda, halîfeyi aranıza ahp eşkıyâ üzeri ne yürüyünüz. Kâtilleri yakalayıp kısâs yapmak kolay olur. Boy lece kıyâmete kadar, zâlimlere ders vermiş olursunuz! Buişşira di kolay değildir. Acele etmeyiniz) buyurdu. Eshâb-ı kirâm,ha7 ret-i Âişenin sözlerini beğendiler. İslâm askerlerinin toplanm yerleri olan Irak ve Basra taraflarına gitmeği uygun gördük Hazret-i Âişeye, (Fitne kalkıp, ortalık düzelinceye ve halîfey kavuşuncaya kadar bizi himâye et! Sen müslimânların annesisi ve Resûlullahın muhterem zevcesisin. Ona herkesden daha yi kın ve dahâ «evgilisin. Seni herkes saydığı için, eşkıyâ sana yal lâşamaz. Bizimle berâber bulun! Bize kuvvet ol!) diye yalvard lar. Hazret-i Âişe, müslimânların râhat etmesi için ve Resûlull hm Eshâbmı korumak için. Onlarla birlikde Basraya hareket c di. Halîfenin etrâfmı sarmış olan ve birçok işlere karışmakc olan kâtiller, bu haberi hazret-i Alîye başka dürlü anlatdılar. H; lîfeyi de Basraya gitmeğe zorladılar. İmâm-ı Hasen ve imâm