cappadocia tours ve modern islam33
en güzel bilgileri yazan cappadocia tours dediki Hallaq 2002: 40, 88. İmam Şâfı’i’nin er-R/sâ/e adh eseri hakkında derinlikli bir inceleme yapan George Makdisi (1991: II/5-47) ise nisbeten farklı bir yorum yapar. Ona göre Şâfi’î sadece pozitif hukuk alanında kalarak fıkhın metodolojik esaslarım
alanın en büyük yazarı kabul edilmiş, ondan sonra hıkmel-i mekâsıd-ı şerî'a adını alan İslam hukuk felsefesi, metodolojik ayrılarak bağımsız bir gelişme göstermiştir."'
Bu teorik arkaplandan sonra usûl-i fıkıhla ilgili eserini cic alacağım,;, va Paşa’yı tanımaya çalışalım. Maalesef unutulmaya yüz tutan Pa.şa’nı„ yatı hakkında bilgi veren sınırlı kaynaklardan biri Osman Nuri
Sadrazam Fuâd Paşa gibi tıp okuduğu halde doktorluk yerine devj adamlığını seçmişti. Salnamelerdeki ilk kayıtlarına göre önce Girit sarrıfı olarak atandı (1870). Hoca Tahsin’in nazır olarak atandığı ilkQj manii Darülfünunu’nun (18 Şubat 1870-1872) Cemaleddin Afganî'^j^ konuşması yüzünden kapanması üzerine Saffet Paşa'nın Maarif Nazırljğ, sırasında Sava Paşa’ya yeni bir Darülfünun kurma görevi verildi. Mekteb.,' Sultani (Galatasaray) Müdürlüğü yaparak (1875-1878) Mekteb-i Huku)(’y kuran Paşa, bu arada 8 Ekim 1976’da kurulan Kânun-ı Esâsı hazırlık komis. yonunda da Namık Kemal ile birlikte görev aldı (Davison 1963:370).
Kariyeri Sultan Abdülhamid döneminde parlayan Sava Efendi, vezaret rütbesiyle Paşa oldu (1878). Cezayir-i Bahr-i Sefıd Valisi (1879), Hariciye Müsteşarı ve sonra Hariciye Nazırı (1879-1880), Nâfıa Komisyonu Azası (1885) ve en son Girit Valisi (1887) olarak görev yaptı. İslam mensuplarına büyük saygı ve sevgi duyan Paşa, Girit valiliği yaptığı sırada her akşam İslam âlimlerini davet eder, onlarla sohbetten büyük zevk alırdı, Ramazanoğlu Hüseyin Rıza (1838-1904) Paşa’nın Adliye Nazırlığı (Mayıs 1890-Kasım 1895) sırasında, kiliseler meselesinde devlete darılarak muk temelen 1890 yılında Paris’e göçtü. Hiç evlenmemiş olan Paşa, Paris'te Neuilly yakınlarında bir ev kiralayarak İstanbul’daki zengin kütüphanesini getirtti ve fıkıh ve hukukla ilgili çalışmalarına yoğunlaştı, 1905 yılında vefat etti.
Anılan iki eser de Türkçeye çevrilmiş bulunmaktadır: eş-Şatıbi, eJ-Muvafâst İslâmî İlimler Metodolojisi, Çev. Mehmet Erdoğan (İstanbul: İz, 1990), 1-lV; Şah Veliyyullâh ed-Dihlevi, Huccetullahi’l-Baliğa, Çev. Mehmet Erdoğan (İstanbul: İz,
1994). ı-ü-
Ergin 1977: 1/697-9. Aslında Ergin de Paşa hakkındaki bilgileri, Abdurrahman Adil Eren'in Hadisat-ı Hukukiyye ve Tarihiyye adlı eserinden almaktadır. GSr, (i975)’ün yazısı ise sadece Paşa’nın eseri üzerine yapılmış bir kitap eleştirisi mahiyt^ tindedir. Yeni bir inceleme için, Koca, 2005.
İSLAM'DA MODERNLEŞME K- 377
Massignon (i922)’un PanislatiLİzm’in öncüsü olarak gösterdiği d'Ohsson, Tableau General de l'Empim Ottoman (Paris, 1784-88) adlı eserinde Irkili ve akait alanlarında Osmanlı İslam anlayışının dayandığı, Saadeddîn Taftazânî’nin Şerlnı’l-‘Akâid\\t İbrahim Halebî’nin Mülteka'l-Ebhur-dâ\ı iki temel eseri özetleyerek Fransızcaya çevinniş, böylece ilk kez Osmanlı İslam anlayışının kaynaklarını Batıya tanıtmıştı.cappadocia tours Bu eserler, Osmanlı despotizmine, hukuksuzluğuna ilişkin Batılı önyargıları kısmen gidermeye katkıda bulunmuştu. Ancak XIX. yüzyılda İngilizlerin başını çektiği kültür savaşı, Osmanlı despotizmine ilişkin geleneksel Batılı ithamı, fıkıhla karakterize Türk İslam’ının barbarlığı ithamı ve İslam’ın türevselliği iddiasıyla katlamıştı. Dolayısıyla şimdi Batılı dilde bir eserle Batıya Türk İslam yorumunun karakteristiği fıkhın teorik ve evrensel boyutunu, bunun aslında Batılıların asırlardır aradığı tabiî hukuk olduğunu göstermek gerekiyordu.
İngiliz kültür savaşına karşı Sünnî fıkıh usulünü Batı dünyasına tanıtmada îlk adımı Yenî Osmanlılar grubunun âlîm üyesi Ali Süavi atmıştı. Süavi, İbni Nüceym’in el-Eşbâh ve’n-Nezâir dâh fıkıh eserinin MeceJ-/e’nin de başına aldığı 99 evrensel kaidesini Osmanlıcaya tercüme etmiş ve ı868’de Londra’da Muhbir matbaasında basılan eserin ‘Arabi İbare UsûIüİ-Fıkh Tercürnesi’Ymks^e başlığının altına İngilizce The Prindples of furisprudence başlığını koymuştu. O, eserin mukaddimesinde bazı AvrupalI oryantalistlerin kasten Mu’tezile ve İmamiye gibi Sünnî akideye aykırı inanç mezheplerinin fıkıh usulü kitaplarını Batı dillerine tercüme ettikleri için Batılıların gerçek İslam’ı öğrenme imkânından mahrum kaldıklarını belirtir (Çelik 1994: 513).
Ancak Süavi’ninki sadece bir heves olarak kaldı. Bu konuda asıl bir Batılı dilde, kansızca bir eseri yayınlamak, Ortodoks Hıristiyan olan Sava Paşa’ya kısmet oldu. O, İslam tecdit geleneği içinde düşünülebilecek usûl-i fıkıhla ilgili Fransızca eserinin birinci cildini 1891’de Paris’te yayınladı.'^^ Başında kendisini eserini yazmaya iten sebepleri açıklayan Paşa (1955: 1/17)’nın fıkıh usulü alanına yönelmesine Mekteb-i Hukuk’u kurma teşebbüsü vesile olmuştu. Usûl-i fıkıh alanında bilhassa Avrupa ka-
Eserin tam künyesi. Etüde sur la Theorie du Droit MusuJman, par Savvas Pacha (Ancien Gouverneur et Gouverneur General, Ancien Ministre des Travaux Publics et des Affaires Etrangeres de Turquie, Membre Honoraire et Correspondant de Plusieurs Societes Savantes) (Paris: Marchal et Billard, 1891). Kitabın ikinci cildi ise tam yedi yıl sonra ı898’de çıkmıştır.