cappadocia tours ve allah bilgileri88
sizlere en güzel yazıları sunan cappadocia tours diyorki sözüne uygun bir izin çıktı ve o kişinin öldürülmesini emretti. Bunun üzerine iki fakih (fhn Hahih re Halil} huzurunda idam edildi.Emir, kadıyı, mesele karşısında yumuşak davranması töhmetiyle azletti. Diğer fukahayı ise, kendilerine ağır söz söylemekle tevbih etli.Kendisinden bu çirkin sözlerden ve nadir vâki olan hatalardan. Allah’a noksanlık isnad eimeycn ve Allah’ı tahkir etme kabilinden olmadıkça, sadır olan böyle çirkin sözlerden dolayı cezalandırılır. Sözde bulunan mânânın çirkinliği, söyleyenin halinin şekline göre, sözü sar-fcimcsinin sebebinin açıklanmasına göre ve söylediği hususla karşılaştırılması neticesi sözün iktiza etliği kadar tedip cezası verilir.
Ihn Kasıma soruluyor;
Bir adam bir adamı ismiyle çağırıyor. Çağrılan kişi ona şöyle cevap veriyor: “— Senin emrine amadeyim ey Allah’ım, emrine amadeyim"
Eğer o kimse söylediği sözün mânâsını bilmiyorsa ve hata olarak söylemiş ise bir şey lâzım gelmez. (Bu hususta uzun uzadıya düşünmek gerek, Çünkü sözünün zahiri küfür icap ettirir). Kadı Ebıı’l-Fadl diyor ki, bunun sözünün şerhi şöyledir: O kimse ölüm cezasına mahkûm edilmez. Çünkü cahil olan kimse böyle şeylerden menedilir ve kendisine öğretilir. Sefih olan ise terbiye olması için cezalandırılır. Eğer muhatabını Rabbi yerine öldüğünü ilikad ederek söylerse o zaman muhakkak kâfir olur. Onun “Bir şey lâzım yelmez" sözünün iktiza ettiği şey budur.
Konuştuğunun farkında olmayan cahil olanlardan birçoğu bu hususta haddi tecavüz ederek, Allah hakkında sarfcdilmcsi haram olan hususların büyüklüğünü küçümsediler ve din noktai nazarından kendilerinin itham edilmesini gerektiren öyle çirkin kelimeleri içine alan cümleler kullandılar ki, onları burada zikretmekten, kalemimizi, dilimizi ve kitabımızı tenzih ederiz.
Eğer biz onlardan rivayet ettiğimiz hususlardan açıklamayı kasdet-memiş olsaydık, rivayet ettiğimiz hususlardan bize zikretmesi ağır gelenlerini bu bölümlerde zikrelmczdik. Amma bu hususta cahiller ve ne dediklerini bilmeyenlerden vai id olan sözlere gelince, tıpkı bazı Arapların;
Ey kulların Rabbi! Biz. ve sana ne oldu? Bize bol bol rahmet veriyordun. şimdi sana ne oldu? Bize bol rahmet gönder, senin baban yok.
Ve cahillerin sözlerinden daha buna benzeyenler gibi ki, şer’îcezalarla terbiye edilip dıı/clmemiş Ve kendisine âlemlerin Rabbi olan Allah'a lâ’/im edilmesinin gerektiği öğretilmemiş. Böyle sözler pek nadir olarak sadır olur. Ancak cahiller müstesna ki, onların da öğretilmesi ve bu hususlardan men edilmesi, aynısına dönmemesi için cezalandırılması vaciptir. Ebu Sül'yan el-Elattabî diyor ki, bu doğru yoldan ayrılmada miibalagayı ifade eden bir sözdür, Allahtı Teâlâ bu gibi hususlardan mü
Sizden biriniz Rabbinc, O'nun isınirti her yeyde zikretvnckVc tâzim etmesin. Hatta, “Allah köpeği rltsvay etti, ona şöyle, şöyle işledi" dentesin.
Bizim idrak ettiğimiz, (Mahkil hocalanntızdan bir kısmı, Allah'ın ismini Allah’a itaat ve ibadetin dışında nadiren zikrederlerdi, insana hayırla mukâlatlanasın. Nadiren Allah seni hayırla mukâlatlandtrstn derlerdi. Bunu Allah’ın ismini tazim iyin ve Allah’a ibadetin dışında kullanmasın diye yaparlardı.
Kendisine güvendiğimiz bize rivayet etmiştir ki; Gerçekten Irnam Ebu Bekr, AllahU Teâlâ’nın ismine lâziın ve hürmet olarak, kelâmcılartn Allah hakkında \e sıratlarını zikretmekle uzun düşünce ve derin münakaşal'a-ra daldıkları için ayıphyoı , şöyle diyordu. Bu kelamcılar Allah (ecMe ce-lûlith)un ismiyle böyle münakaşalara dalıyorlar. Bu könuda onların konuşmalarım Peygamber (alcyhissclâm)A söven
nin arasını ayır! cdııcyi/, duyduk vc ilaal ellik; ey Rabbimi/., ma^fireij. ni isleriz, donıişıııniiz ancak sanadır, diye söylediler (748).
Malik (ralünu’lnıllah), thn Hcihıh'\ı\ k\\nb\\Kk\, Mıılıaııımed h. e/-A/f. va:. Kasını, İhn Maaşını vc Ihn Alnlüllnıkeın, Eshaji vc Sııhnıın: (j,. yorlar ki;
Kim pcygambcı lcrc vcyalnıl peygamberlerden birine söverse öldürülür. (Müslüman ise) icvbcsi kabul olunmaz. Zimmilerden biri peygamberlere söverse öldürülür. Ancak Isklmiycti kabul ederse öldürülmez. Sultnun, tbn Kasıın'dün rivayet ediyor;
Yahudi vc Hırisliyanlardan biri küfrettikleri şeyin dışında biriyle peygamberlere söverse o kimse öldürülür. Ancak Islâmiyeti kabul ederse öldürülmez. Bu esastaki bilginlerin ihliirıfını geçen kısımlarda zikrciıi).
Kurıuba Kadısı Saul h. Sük’ynıan (sorulara verdiği) bazı ccvablann da şöyle der; Kim Allah’a vc meleklerine söverse öldürülür. Suhnunmeleklerden herhangi bir meleğe söven kimsenin öldürülmesini söyler.
Nevadir’de, Malik’ten rivayet edilmiştir: Kim ki, Cebrail vahiy geıi-rirken hata yapmıştır. Peygamber ancak Alı b. Ebu Talib (radıyalkk anh) idi derse, kendisine tevbe etmesi teklif edilir. Eğer tevbe ederse ne alıâ. Tevbe etmezse öldürülür. Benzeri huknuı Sııhnıın da vcrmişiir.
Bu -SÖZ (Cebrail’in hata etmesi) Rafızilcrden Gurabiyye mezhebine mensup ölanların sözüdür. Bunlara bu isim, Ali, Peygamber (aleyhisselûınjı kargalar birbirlerine benzediklerinden daha fazla benziyor, dedikleri için verilmiştir.
Ebu Hanife (rahiınehullah) ve onun ashabı kendi esas görüşlerine göre şöyle derler: Kim peygamberlerden birini tekzib ederse veya onlardan birine noksanlık isnad eder veya peygamberden beri olduğunu söylerse, o kimse mürteddir. (Eğer tevbe etmezse öldürülür).
Ebu’l-Hasan el-Kâbisi, diyor ki: Biri, başka birine sanki onun yuzu öfkeli olan Cehennem Zebanisi’nin yüzü gibidir derse, eğer meleği kötülediği bilinirse o kimse öldürülür.
Kadı Ebu’l-l-adl (Musannif) diyor ki: Bunların hepsi peygamberler ve melekler hakkında bizim zikrcttiklcrimi/le umum peygamberler ve meleklere veya onlardan muayyen kimselere söven kimse hakkında verilen hükümdür. Veyahut, Allahü Teâlâ’mn kitabında zikrettiği peygamberler vc meleklerden olduklarım vcyahuı mütevatir ve hadîs olduğu hakkında ittifak vâki olmakla meşhur hadîsle öğrendiklerimiz hakkın da sövenin hükmüdür. Tıpkı, Cebrail, Mikâil, Mâlik, Cennet ve Cehennem hazinleri, Zebaniler, meleklerden Kur’ân’da zikredilen Haıtıele-i Arş ve yine Kur’ân’da isimleri geçen peygamberler, Azrail,
van (Cennet bekçisi) Kiramen kâtibin, Münker, Nekir gibi ki, bunların iar oldukları hakkında varid olan haberde ittifak vardır.
Peygamber ve melek olduğunu tayin eden bir haber sabit olmayan ic meleklerden veya peygamberlerden olduğuna dair icma-i ümmet de ,ki olmayanlar, meselâ; Meleklerden Hamt ile Marul, peygamberlerin ise, Hızır, Lokman, Zulkarneyn, Meryem, Asiye, er-Ress halkının ;amberi olduğu zikredilen l lalid b.Sinan gibi. Bunlara söven ve bunları inkâr eden kimsenin hükmü zikrettiğimiz peygamberler ve meleklere sö-;n, onları inkâr edenlerin hükmü gibi değildir. Çımkü zikri geçen pey-ımbcrler ve melekler hakkında haram kılınan hususlar sabit olmamıştır. Fakat bunlara noksanlık isnad eden ve eziyet veren kimselere, aleyhde konuştukları söze göre terbiye olmaları için ceza verilir. Bilhassa bunlardan, sadıklığında ve üstünlüğünde şüphe olmayanlar hakkında kötü konuşanlara, her ne kadar bunların peygamberliği sabit olmamış ise de [ceza verilir.
i Bunların peygamber olduklarım kabul etmeyenler, (Harut ile Marut’-jun) da meleklerden olduğunu inkâr edenler eğer bunlar hakkında ko-inuşanlar ilim ehlinden ise ulemanın bunlar hakkında ihtilâf ettikleri için inkâr ettiklerinden günahkâr olmazlar. Eğer avamdan olursa inkâr eden kimseler, bu gibi konulara dalmalarından menedilirler. Eğer aynı konuya dönerlerse o zaman te’dip edilirler. Çünkü avam-nâssın böyle konularda konuşmaları doğru değildir. Selef herhangi bir amel için hüküm bulunmayan böylesi sözlere dalmayı âlimler mekruh görmüştür. Nasıl olur da avam için mekruh olmaz.
Bil ki, Kur’ân-ı Kerim’i, Mushaf-ı Şerifi veyahut üzerinde Ktır’ân yazılı bir şeyi hafife alır.sa, veyahut söverse, küfrederse veya Kur’ân-ı Ke-rım’in âyetlerinden bir âyeti, hatta bir harfi inkâr ederse veyahut Kur’ân-ı Kerim’in tümünü veya bir kısmını veyahut da Kur’ân’m açıkça beyan ettiği bir hükmü, haberi yalanlarsa veya Kur’ân’ın nefyettiğini isbai, is-bat ettiğini nefyederse, bunları bildiği halde nefyettiği gibi, bunlardan herhangi bir şeye şek ve şüphe ederse, o kimse kâfirdir. Bu hususta bilginlerin ittifakı vardır,
Allalui Teâlâ buyuruyor;
“Ona ne dnünden, ne ardından (hiçbir suretle) batıl yaklaşamaz. O (Kur’ân) herkes tarafından övülen, hikmet sahibi olan Allah'dan indirilmedir” (749).
No hay comentarios:
Publicar un comentario