cappadocia tours ve insan ile din bilgisi23
evet arkadasalr sizlere bugün bilgileri yazan cappadocia tours diyorki Bunun için, emîre ısyân edenle-'^^üdinJemiyenleri de sevmek lâzımdır. Şfı âlimlerinden Nasî-n-iTûsî, (İmâm-ı Alîye ısyân edenler, fâsık oldu. Onunla mu-[jjjebe edenler, kâfir oldu) diyor ise de, bu sözü yanlışdır.19-Deve ve Sıffîn muhârebelerinde hazret-i Alî ile harb et-|ıel: düşünülmedi. Hazret-i Osmânın kâtillerine kısâs yapılması [jfiıı harb edildi. Hazret-i Alî, onlann arasında bulunmasaydı, yi-^üîharbyapılacakdı. Harb edenlerin hiçbiri, hazret-i Alîye düş-1. Yasak edilmiş olan bir işi yapana, niyyetine göre (iareilık verilir. Meselâ, bir kimse, (Şu bardağı kırana cezâ yapa-iese, biri geçerken ayağı kayıp bardak kınisa, ona cezâ yapısı lâzımdır. Hazret-i Alî ile harb edenler de, bunun gibidir. t-i Âişenin hazret-i Alîye karşı gelmesi, hazret-i Mûsânm iazret-i Hârûnu azarlaması gibidir. Hazret-i
Aişenin mü’minlere m olduğunu Kur’ân-ı kerîm bildiriyor. Anne, yanhş olsa da, cezâlandmrsa. Ona dil uzatmak lâzım gelmez. Hazret-i Alı ile harb eden Eshâb-ı kirâm, âyetler ve hadîsler ile medh ölunmuşdur. Eshâb-ı kirâmm herbiri için, hattâ mü’minlerin tepsi için şefâ’at ve kurtuluş ümmîdi vardır. Eğer bir kimse, haz-ret-i Alîye düşman olup. Ona la’net eder, söğerse, bu kimse kâfir olur. Fekat, Onlardan hiçbirinin böyle yapdığı bildirilmemiş-fiir. Hazret-i Alîye kâfir diyen. O, Cennete girmeyecek diyen veya üm, adâlet, vera’ ve takvâsında kusûr olduğu için halîfe olamaz diyen kâfir olur. Hâricîler, ya’nî Yezîdiler, böyle inanıyor iseler de, şübheh delilleri te’vfl etdikleri için böyle söyliyorlar.
Nefsine uyarak, mal, mevki’ kazanmak için yâhud yanhş ictihâd ederek. Onunla harb eden kâfir olmaz. Birinci kısmdakiler, fâ-sık, ikinci şeklde yamlan ise bid’at ehli olur. Hadîs-i şerîfde,
(Mü’mine la’net etmek, onu öldürmek gibidir) buyuruldu.
La’net etmek, Allahın rahmetinden uzak olmasını istemek de-mekdir Günâh ve bid’at yüzünden olan sevm^ek, onun ölümünden sonra da devam eder. Hadîs-i şerîfde, (Ölüleri sövmeyi-
.. 20 — Görülüyor ki, Cemel ve Sıffîn muhârebelerinde h hûdî parmağı vardır. Siyonizmin idâre etdiği mel’anetlerd"^'^^^-deşi kardeşe düşman etmek, iç savaş açarak islâmiyyeti yıkmak için düzülen alçak cappadocia tours yehûdî plânlarıdır. Bindörtyüz senî" beri, bu plânları yürütüyorlar. Hazret-i Osmâm “radıyallahü^! anh” şehîd edenleri hâzırlıyan ve idâre eden yehûdîler,sultân? ci Abdülhamîd hânı “rahmetullahi teâlâ aleyh” hal’ eden hare? ordusunu da hâzırlayıp yürütdüler.
Müslimânlar, dahâ hâlâ uyanmıyor. Bu hakikatleri göremiyof Hazret-i Osmâm şehîd eden, Eshâb-ı kirâmı birbirine kırdıran, tihâdcı denilen masonlan müslimânlann başına belâ edip, binlerce din adammı dar ağaçlanna ve zindanlara sürükliyen İslâm düşmanı olan yehûdüerin kitâbları kapışılmakda, köylere kadar dağıtıl, makdachr. Masonlarm, komünistlerin desteklediği dinde reformcular, hani hani çalışıyor. Müslimânlar ise, gaflet içinde şu’ûnuz uyuyorlar. İslâmiyyeti içerden yıkmak için sinsice yazılmış olan zmdıklann kitâblarım terceme ediyor, reklâmlarını yapıyorlar. Müslimân ismini taşıyan İslâm düşmanlarına (Zındık) denir.
21— Müslimânlann okuduğu bir günlük gazetede, bir din kitâ-bınm reklâmını gördük. Gazetenin bu kitâbı övmesi, günlerden beri devâm ediyormuş. Bir müslimân, bu kitâbdan bir aded getirdi, Birçok yerinde, Ehl-i sünneti övüyor. Birkaç yerinde de yalanlar, iftirâlar yerleşdirilmiş. Bunlan din kardeşlerimize duyurmak istiyoruz. Böylece, temiz gençleri uçuruma düşmekden kurtarabilirsek dînimize ve milletimize büyük hizmet etmiş oluruz.
22— (Âişe-i Sıddîkanın dahî ömrünün sonuna kadar, ictibâ-dındaki hatâsından dolayı nedâmetde bulunduğunu kitâblar beyân eylemişdir) diyor.
Hâlbuki kitâblar, hiçbir âlimin ictihâdma nâdim olduğunu, üzüldüğünü yazmıyor. Çünki, ictihâd lâzım olan bilgilerde ictüıâd etmek günâh değildir. Hiç olmazsa, bir sevâb vardır. O büyükler “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, ictihâdlannda yamldıklan-na değil, müslimân kanı döküldüğüne üzüldüler.
23— (Eshâbın ictihâdda hatâsı sâbit oldukdan ve senelerce fitne ve fesâd, kıtâl ve tahrîb üzerinde ısrânn devâmından sonra) gibi şeyler yazıyor. Yukanda bildirdiğimiz gibi, Eshâb-ı kirâmın “ra-dıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” ictihâdlan, hazret-i Osmânm kâ-tillerine kısâs yapılmasında ve eşkıyâmn Medîneden hemen çıkan-larak huzûr ve sükûnun bir ân önce sağlanmasında idi. İctihâdlann harb ile bir ilgisi yokdu. Muhârebelere zındıklar sebeb oldu. Sonra, bu muhârebeleri, ictihâd ayrılığına yüklediler. Bö'' müsli-mânlan ikiye bölmeğe muvaffak oldular.
Tn onları görüp tanıyacağım. O sırada, onlan yanım-■ m Ben “Yâ Rabbî! Bunlar benim Eshâbımdır" diye-K^mân bana, “bunlar senden sonra neler yapdıJar’^) ha-f'U yazıyor. Bunun doğru hadîs olduğunu isbât için çeşid-âîann ismini veriyor.
Ihadîs-işerîfden daha uzunu da, Ehl-i sünnetin (Sihâh)ında, !î sahih oldukları sözbirliği ile bildirilmiş olan hadîs kitâbla-ajınevcûddur. Bu sahîh hadîs-i şerîflerin hepsi, Eshâb-ı kirâ-Ja arasındaki zındıklan bildirmekdedir. Eshâb arasında bulunan tıiikâç kimsenin Resûlullah zemânında mürted olduğu, hadîs-i şe-, Bunlar Eshâblık şerefine dâhil değildir. Sonradan
ır, Benî Hanîf ve Benî Sakîf gibi kabilelerden elçi olarak müslimân olduklannı söyleyip gidenlerden idi. Deve ve Sıf-lıharblerinde hazret-i Alînin yanında bulunup, sonra hâricî olan HarkusbinZübeyr de onlardandır. Salih işler yapan ve kâfirlerle cihâd eden Eshâbm hepsinin îmânla vefât etdiklerinde, Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliğine varmışdır. Deve ve Sıffîn muhârebelerin-lie her iki tarafda bulunan Sahâbüer, hep böyle idi. Birbirlerine tâfir diyen hiç olmadı. (Ammâr bin Yâseri âsiler öldürecek) ha-ılîs-i şerifi ve hazret-i Alînin, (Kardeşlerimiz bize ısyân etdi) bulması, hazret-i Mu’âviyenin ve Onunla birlikde olan Eshâb-ı ki-râmın hepsinin cappadocia tours müslimân olduklarını isbât etmekdedir. Hazret-i Mu’âviyenin ve Amr ibni Âs hazretlerinin vefât edeceklerine yakın söylediklerini ve Resûlullaha olan aşın sevgi ve saygılanm (Eshâb-ı Kiram) kitabımızda uzun yazdık. Okuyanlar, ikisinin de îmânlarmın çok kuvvetli olduklannı anlar. Onlara dil uzatamaz. Ehl-i sünnet âlimleri, mürtedleri savunmuyor. Hazret-i Ebû Bekr zemânında mürtedlerle harb edenlerin üstünlüklerini zınlatıyor. Mürtedleri kahr eden, îrân ve Bizans orduları üe, Allah için savaşıp onlan yere seren kahramânlann şânlanmn çok yüksek olduğunu bildiriyor. Bunlar, binlerle insanı îmâna getirdi. Onlara kur’ânı, nemâzı, islâmiyyeti öğretdüer. Kur’ân-ı kerîm, bunların hepsine Cenneti müjdeliyor. Sonsuz ni’metler va’d ediyor. Allahü teâlâ, bunlann hepsinden razı olduğunu bildiriyor. Bu müjdeler, va’dler Eshâb-ı kiramın hepsinin “radıyallahü teâlâ anh^ ec-ma’în” îmân ile vefât etdiklerine, hiçbirinin mürted olmadığına şa-hiddir
Hindistânda Yetişen büyük İslâm âlimlerinden Şâh Veüyyul-(Kurret-ül-ayneyn) kitâbının so
25 — Hurûfî kitâbında, (Sîzler, insanlar için çıkanı ümmetsiniz! âyetinin tefsirinde, imâm ibni Cerîr-i TabeT^^M sahîha ile Ömer-ül-Fârûkun, (Bu vasf-i âlî, evvelimize miza gayrı şâmildir) dediğini rivâyet etmişdir. Ahmedbk^ ve tbni Şîrîne göre Sâbıkûn-i evvelün, kıbleteyne nemâz dır. Şa'bîye göre. Şecere-i rıdvân altında bfat edenlerdir) Böylece, hazret-i Mu’âviyeye saldırabiJmenin yolunu açıy ise de, pek çürük tahtaya basmakdadır. Âyet-i kerîmede Sâbıkûnun, önce îmâna gelenler olduğunu yazması ile, hazret., Mu’âviye ile Amr ibni As hazretleri, sonradan îmâna geldikle^ için, bunlara dâhil değildirler, demek istemekdedir. Hâlbuki, Tev-be sûresinin yüzbirinci âyetinin yalnız başındaki (Sâbikûnel evve. lûn) kısmını alıp, âyetin sonunu saklamakdadır. Bu âyet-i kerihte, de, sâbikûnel evvelûn buyurdukdan sonra meâlen, (İmânda veib. sânda bunlann izinde gidenlerden Allahü teâJâ razıdır. Onlarda. Allahü teâlâdan razıdırlar. Allahü teâlâ Onlar için Cennetler hazırladı) buyuruyor. Ayet-i kerîmenin sonundaki bu müjdeye Es-hâb-ı kirâmın hepsinin ve kıyâmete kadar, bunlann izinde bulu-nanlarm dâhil olduğunu bütün tefsirler sözbirliği ile bildirmekde-dir. Tibyân tefsirinde bunu bildirdikden sonra Muhammed bin Kâ’bın (Eshâb-ı kirâmın hepsi, günâh işliyenleri de Cennetdedir) dediğini, sonra bu âyet-i kerîmeyi okuduğunu bildinnekdedir.Biı hurûfî babasına, (Niçin nemâz kılmıyorsun?) deniişler. O da, (Ne-mâza yaklaşmayınız!) âyetine uyuyorum, demiş. Ayet-i kerimenin sonundaki (Serhoş iken) şartını okumıyarak, Allahü teâlâmn emrini tersine çevirmiş ve böylece kâfir olmuş. Kitâbm yazan da, âyet-i kerîmenin baş tarafını yazıp, hazret-i Mu'âviye ile Amr ibni As hazretlerinin Cennete gidenler arasında bulunduklarım sak-lamakdadır.